En güzel Türkçe karşılık bulunmuş kelime.. Kompüter..
İlk cümleleri değiştirmedim.. Benim için Bilgisayar sanırım Apple’dır.. En kötü, en tekel olduğu dönemlerde bile Apple kullanmaktan mutluluk duydum.
Bilgisayar ile tanışıklığım 1988 yılına, belki öncesine kadar gider, hatta muhtemelen gider de, ben henüz pek okur-yazar olmadığım için görmüşlüğüm vardır sadece.. Delikli kartları değil ama delikli şeritleri gördüm.. Fotoğraf göndermeye yarayan (siyah – beyaz fotoğrafı yaklaşık yarım saatte ileten), telefoto denilen aleti, “yuas tr” kodunu hatırladığım, telex servislerini gördüm.. IBM’in dizgi makinelerini, Novell Netware’in token ring network’lerini gördüm. Tuhaf bir teknoloji gelişimi oldu benim için..
Ama ilk bilgisayar dediğim şey, Apple’dı, Macintosh Classic, monokrom ekran, klavye – mouse ve bütünleşik ekrandan oluşan o şirin makine.. Alet, yapım yılının üzerinden seneler geçmiş olmasına rağmen çalışıyordu, yakın sayılabilecek zamanda artık bırakıldı bir kenara.. LC1’de Adobe Photoshop kullandım, 256 renk ekranda, versiyonu 2.0 idi.. CS falan değil, normal 1.0’dan sonra gelen 2.0.. Photoshop ile uzun süreli bir birlikteliğim var, günümüzde CC 2019 kullanıyorum. Bu yazıyı güncellersem belki bu bilgiyi de güncellerim..
PC tarafında da çok eskileri, yukarıda bahsettiğim gibi IBM dizgi makinelerini gördüm, sanırım IBM DOS kullanılıyordu üzerinde.. 8″ disketleri ve araba ile taşınan kocaman harddiskleri vardı, sürekli taşınır, aktarılır ve silinirdi, MB’larla ifade edilen kapasiteleri olsa gerek, diskler ise sanırım 160 KB kadardı.. Bir de Novell network’lerinde login olmayı vs. görmüştüm. Bu bilgi ile lisede bilgisayar sistemini çökerttim.
Lise yıllarımda, bir Mac’im, bir de üniversite yıllarında bir de PC’im (Ahmet’in hediyesi) vardı. Performa 5260, PowerPC 603e işlemcili.. Tamı tamına 1 MB VRAM vardı üzerinde, bir efsaneydi.. 640×480 çözünürlükte öyle bir makineydi ki 1.1 GB HDD’si dolmazdı.. Video düzenleme yaptığımı bilirim ya, öyle bir şey..
Ortaokul yıllarımda PC’im yoktu ama pek çok PC için kuruluma giderdim, herhalde kurduğum Windows’lardan para alsam şu an çok daha zengin olurdum. Lisede de bilgisayar ile ilgilenmeye devam ettim. Önce bir bilgisayar kursuna gittim, bilgisayar için aldığım tek sertifikadır sanırım. Windows 3.1 ile başlayıp, Windows 95 ile bilgisayar öğrendik! Aynı kurs daha sonra okulumuzda bir laboratuvar açtı ve “ücretli” bir bilgisayar dersi verdiler bize.. Aslında zorla diyebilirim. Çünkü karşı geldim, ben dedim bana eğitim veren öğretmenden daha yüksek puan alarak işletmenlik sertifikası aldım falan dedim ama lise çocuğu işte çok da dinlenmiyor. Çift dikiş dersi aldım, dersi geçtim ama sertifika sınavına doğal olarak girmedim. Burada ilginç bir anım daha var, ismini zikredeceğim bilgisayar teknisyeni Bayram, ki aram aslında onunla iyidir, bir keresinde benim kurduğum sistem çökmez demişti. Ona gıcıklık olsun diye değil ama tekrar kurs almayı mecbur bıraktıkları için sisteme birazcık müdahale ederek “Admin” oldum : ) Sonra sevgili Bayram, ya sen bunu nasıl yaptın diye bana gelmişti.. Belki hala o da hatırlar..
Üniversite yıllarında PC’im vardı, Mac’imi ailemin evinde bırakmıştım. O aralar da Unix ve Linux sistemleri ile biraz daha uğraşmaya başladım. Ama genelde Wintel temelinde çalışmaya devam ediyordum. Apple diğer sistemlerle daha uyumlu hale gelene ve Intel platformuna geçene kadar piyasanın çoğu Windows üzerinde yürüyordu. Apple derken, bir ara BİLKOM için stantta da çalıştım. O zaman ki üst yönetim ile güzel ilişkilerim vardı.. MacWorld’ün genel yayın yönetmeni sevgili Bahattin Apak ile de hala sosyal medya üzerinden görüşürüz..
Bir ara üniversite yıllarımda, sevgili arkadaşım Sertan’ın internet kafesinde ona yardımcı oldum. Bayağı kurulum, oyun falan öğrendim. Hala oyun oynamam da pek o ayrı..
Şimdi bilgisayar teknolojisi nereye gidiyor, gerçekten merak ediyorum. Öyle işte.. Daha bunun Commodore, Amiga maceraları, BASIC kodlaması, bilmemnesi de var ama uzun hikaye.. Zaten çok uzun oldu.
“>G END
“