Windows 10’da MacOSX…

Gerekli Linkler:

Cygwin https://www.cygwin.com

Microsoft WSL: https://docs.microsoft.com/en-us/windows/wsl/install-win10

Myspagetti: https://github.com/myspaghetti/macos-guest-virtualbox

Oracle VirtualBox: https://www.virtualbox.org/

Kurulum

Eğer videodaki anlatım çok anlaşılır gelmediyse veya yer yer desteğe ihtiyaç duyuyorsanız aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz.

  1. Hazırlık için tercihen WSL (Ubuntu 18.04 LTS) ve Myspagetti script’i indirilir. WSL için yukarıdaki link kullanılarak ve aşağıdaki komut PowerShell üzerinde çalıştırılır.

    > Enable-WindowsOptionalFeature -Online -FeatureName Microsoft-Windows-Subsystem-Linux

    Daha kolayı Microsoft Store üzerinden doğrudan “Ubuntu” araması yapılır ve yüklenir.

    Eğer Cygwin kullanılacaksa, benzer şekilde indirilir ve tüm paketleri ile birlikte kurulur, hala eksik paket uyarısı veriyorsa #sudo apt-get update ile respository güncellemesi yapılır. Tekrar denenir, başarılı olmuyorsa Cygwin yardım forumları incelenebilir. Windows 7 için zaten Cygwin bir seçim değil zorunluluk çünkü Windows 7 ve eski versiyonlardaki Linux Subsystem bu iş için uygun değil.
  2. WSL kurulduktan sonra, Windows tarafındaki dosyalara erişmesi gerekiyor. İndirilmiş Myspagetti scripti, kolaylık olması açısından C hariç bir diskin kök dizinine kopyalanır. (Myspagetti GITHUB’dan .ZIP dosyası olarak indirilir, içinden macos-guest-virtualbox.sh dosyası çıkartılır) Linux bilgisi olanlar rahatça erişebilir. Çok aşina olmayanlar için:

    >cd .. (2 kez)
    / kök dizine çıktıktan sonra
    >cd mnt
    >ll
    c d e
    >cd d (D:’ye kopyaladığınızı varsayıyorum, videoda H:’de)
  3. Bilgisayar > Özellikler > Gelişmiş Sistem Ayarları > Ortam Değişkenleri –> Path kısmına:

    C:\Program Files\Oracle\VirtualBox eklenir.
  4. Tekrar ikinci maddedeki Ubuntu WSL’ye dönülür ve:

    >sudo ./macos-guest-virtualbox.sh (Enter’a basılarak işlem başlatılır veya öncesinde 5. adım değerlendirilir.)
  5. Standart kurulum için Myspagetti ayarları yeterlidir ancak düzenleme için şu adımlarda yazanlar önerilir, ikinci kutudaki değişiklikleri gerçek bir Mac’iniz varsa veya keyfinize göre düzenleyebilirsiniz.
function set_variables() {
Customize the installation by setting these variables:
vm_name="macOS" # name of the VirtualBox virtual machine
macOS_release_name="Catalina" # install "HighSierra" "Mojave" or "Catalina"
storage_size=40000 # VM disk image size in MB, minimum 22000
cpu_count=4 # VM CPU cores, minimum 2
memory_size=4096 # VM RAM in MB, minimum 2048
gpu_vram=128 # VM video RAM in MB, minimum 34, maximum 128
resolution="1920x1080" # VM display resolution
system_profiler SPHardwareDataType
DmiSystemFamily="MacBook Pro" # Model Name
DmiSystemProduct="MacBookPro11,2" # Model Identifier
DmiSystemSerial="NO_DEVICE_SN" # Serial Number (system)
DmiSystemUuid="CAFECAFE-CAFE-CAFE-CAFE-DECAFFDECAFF" # Hardware UUID
DmiOEMVBoxVer="string:1" # Apple ROM Info
DmiOEMVBoxRev="string:.23456" # Apple ROM Info
DmiBIOSVersion="string:MBP7.89" # Boot ROM Version
ioreg -l | grep -m 1 board-id
DmiBoardProduct="Mac-3CBD00234E554E41"
nvram 4D1EDE05-38C7-4A6A-9CC6-4BCCA8B38C14:MLB
DmiBoardSerial="NO_LOGIC_BOARD_SN"
MLB="${DmiBoardSerial}"
nvram 4D1EDE05-38C7-4A6A-9CC6-4BCCA8B38C14:ROM
ROM='%aa*%bbg%cc%dd'
ioreg -l -p IODeviceTree | grep \"system-id
SYSTEM_UUID="aabbccddeeff00112233445566778899"
csrutil status
SYSTEM_INTEGRITY_PROTECTION='10' # '10' - enabled, '77' - disabled

Sanal makinayı ne şekilde kullanmak isterseniz isteyin; varolan bir Mac’in bilgilerini kullanmak (eskiden ROM çıkartmak gibi) yararınıza olacaktır; örneğin sahip olduğum MacBookPro 2011’in sanal klonunu kullanabilirim. Yasal durumunu bilemiyorum; Apple bir ara donanımsız yazılımın kullanılamayacağını vs. ifade ediyordu ama bir yandan da açık kaynak kodlu Darwin’i ve onunla ilişkili projeleri destekliyordu, bu yüzden hizmetlerden de yararlanmak için Apple ID vs.’yi klon cihazlarınız üzerinde kullanmanızı tavsiye ederim.

Myspagetti Aşamaları

Press enter when the Language window is ready.
Press enter when the macOS Utilities window is ready.
Press enter when the Terminal command prompt is ready.

Yukarıdaki üç mesaj, üç fotoğrafta gözüken ekranlar VirtualBox sanal makinesinde geldiğinde enter ile WSL’den geçilecek; ardından bir süre işlemi takiben aynı mesajlar ve yaklaşık aynı ekranlar ile tekrar script üzerinden geçilecek. İkinci Terminal ekranı da işlemleri bitirdikten sonra MacOS standart veya düzenlemiş olduğunuz ayarlara göre kurulmuş ve çalışır halde olacaktır.

İşlemci Profil Düzenleme

Özellikle AMD sistemlerde MacOS’un boot etmemesi / takılması durumunda; normal komut isteminden:

C:\>VBoxManage.exe modifyvm “VM_ADI” –cpuidset 00000001 000106e5 00100800 0098e3fd bfebfbff

C:\>VBoxManage setextradata “VM_ADI” “VBoxInternal/Devices/efi/0/Config/DmiSystemProduct” “iMac11,3”

C:\>VBoxManage modifyvm “macOS” –cpu-profile “Intel Core i7-6700K” (Enter) veya aşağıdaki işlemci profilleri denenebilir, VM_ADI yazan yere en başta script’e yazdığınız sanal makine ismi veya geçerli isim “macOS” yazılabilir.

GÜNCELLEME: Videoda anlatılanlara ek olarak –cpuidset ve “iMac11,3” eklenmesi ile Geekbench 5’e göre daha yüksek performans elde edildi ama mouse’un ekranda takılarak ilerlemesi ve genel sistem performansında kayda değer bir iyileşme gözlenmedi. CD Additions desteği geldikten sonra bu sorunların da giderileceği kanaatindeyim. Farklı yollarla CD Additions yüklemesi denenebilir ama beklemenin daha iyi olduğu kanaatindeyim. Geekbench 5 sonucu şu şekilde:

VBoxManage modifyvm “VM_ADI” –cpu-profile “Intel Core i7-2635QM”
VBoxManage modifyvm “VM_ADI” –cpu-profile “Intel Core i7-3960X”
VBoxManage modifyvm “VM_ADI” –cpu-profile “Intel Core i5-3570”
VBoxManage modifyvm “VM_ADI” –cpu-profile “Intel Core i7-5600U”
VBoxManage modifyvm “VM_ADI” –cpu-profile “Intel Core i7-6700K”

COVID-19, Astım ve ACE2

Wuhan bölgesinde 26 Ocak’tan 6 Şubat’a kadar izlenen, ayrıca 3 Mart’a kadar takibi yapılan hastalarda altta yatan önemli ve/veya kronik rahatsızlık durumları incelenmiştir. Bu hastalıkların COVID-19 ile ilişkisini ortaya koymak için ikili mantık modeli (binary logistic model) kullanılmıştır. Adı geçen hastalıklar arasında hipertansiyon, yüksek sitokin seviyeleri (immün sistemin patojenlere karşı yüksek seviyede tepki vermesi sonucu oluşan durum) ve yüksek LDH (Laktat dehidrogenaz: Karaciğer, kas (kalp ve vücut) ve akciğerde bol miktarda bulunur ve doku / organ hasarı durumlarında kana karışır) seviyeleri saptanmıştır. Bu hastalar arasında astım tablosu gösterenlerin oranı %0,9’dur ve bu oranın Wuhan’daki astım hasta sayısına göre daha düşük olduğu belirtilebilir. Astımla doğrudan ilişkili olmasa da astımın altında yatan bir neden olarak sigara alışkanlığı düşünülebilir. İncelenen hastalardan %19,2’si sigara tiryakileridir. 545 hastadan sadece 5 kişi astım hastasıdır [1]. Bu sonuca göre Wuhan’daki astım hastalarının SARS-CoV-2’ye özel olarak yatkın olmadığı düşünülmektedir. İncelenen hasta sayısı olarak bakıldığında 545 kişilik bir populasyonun yeterli anlamlı veri sunacağı düşünülmekle birlikte, diğer ülkelerdeki insanların genetik farklılıkları sebebiyle ve daha da öncelikli olarak virüsün mutasyona uğramamış, ilk çıktığı bölge verisi olması nedeniyle zamana yayılmış daha fazla veriye ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.

Alerjik rinit, grip ve üst solunum yolu enfeksiyonlarının özellikle erken safhalarındaki belirtiler ile COVID-19 belirtileri benzerlik göstermektedir. Buna bağlı olarak hastaneye başvuran hastaların semptom değerlendirmeleri buna göre gerçekleştirilmeli ve ayrım ortaya konmalıdır. Uzaktan görüşme metodu ile elde edilen verilerin ışığı altında hastaya uygun tedavi verilmeli veya SARS-CoV-2 teşhisi varsa ona göre hastaneye başvurması sağlanmalıdır. Kronik olmasına karşın kontrol altında tutulabilen alerjik rinit ve astımda hastanın solunum güçlüğü çekebileceği öngörüsü ile doğru adımlar atılmaldır. Eğer hastanın öyküsünde muhtemel bir kötüye gidiş söz konusu olursa, doğru tedavi yaklaşımı ile ölüm ya da yoğun bakımdan mümkün olduğunca uzak tutulmalıdır. Her ne kadar dünya çapında yeterli veri sunulamamış olsa da, astım hastalarının COVID-19’un bir solunum yolu enfeksiyonu olmasından ötürü risk grubu içinde değerlendirilmesi uygun olacaktır. Bununla birlikte Çin’de yapılan çalışmalarda astım hastalarının aslında SARS-CoV-2 için bir risk grubu oluşturmadığı ifade edilmektedir. Yapılan bir çalışmada incelenen 140 hastanın hiç biri astım hastası değildir; daha geniş bir diğer çalışmada 1099 hasta üzerinde yapılan ikinci hastalık değerlendirmesinde astımın varlığı tanımlanmamıştır. Yine Kore’de yapılan bir çalışmada da astımın COVID-19 kaynaklı ölümlerde bir neden olmadığı ifade edilmiştir. Buna karşın, SARS ve MERS’in astım tablosunda kötüleşmeye neden olduğu belirtilmese de, yıllık olarak ortaya çıkan diğer Coronavirus enfeksiyonlarının astım hastalarının durumunda kötüleşmeye neden olduğu tanımlanmıştır. Burada önemli olan nokta, astım tablosundaki belirtilerin ve / veya hastalığın kendisinin kontrol altında olmasıdır [2].

Kronik akciğer hastalıkları ile COVID-19 ilişkisi düşüktür. Çin’deki astım vakalarının yaklaşık %75’i inhaler kullanmaktadır. Bu inhaler’lar içinde ise kortikosteroidler bulunmaktadır. Solunum yoluyla alınan kortikosteroidlerin tek başına veya diğer bronkodilatörler ile birlikte kullanımının coronavirus çoğalmasını ve sitokin üretimini baskıladığı gösterilmiştir [3]. Bu çalışmada aktarılan vaka sunumlarında kontrol grupları bulunmadığı için sonuçlar tartışmalı olabilir. Bununla beraber SARS-CoV-2 için hastalık mekanizmasına bakıldığında iki temel tehlike bulunduğu gözükmektedir. Bunlardan biri doğrudan immün sistemin aşırı miktarda tepki vermesi ve sitokin salgılamasıdır. Bu salgı sebebiyle vücuttaki hücre aracılı bağışıklık sistemi, vücudun kendi hücrelerine saldırmakta ve sonuç olarak çoklu organ yetmezliğine sebep olabilmektedir. Diğer tehlike ise vücutta doğrudan ya da dolaylı olarak virüs replikasyonunun neden olduğu semptomlardır. Özellikle akciğer dokusu üzerindeki aşırı çoğalma organı tahrip etmekte ve solunum güçlüğü yaratmaktadır.

Geçerli tedavi kılavuzlarına göre; şok, astım veya kronik solunum yolu hastalıklarının kötüleşmesi gibi durumlar mevcut değil ise, COVID-19 pnömonisine karşı kortikosteroid kullanılmamasını belirtmektedir. Bununla beraber sistemik kortikosteroidlerin kullanımı mekanik olarak solunum desteği sunulan hastalar için tekrar değerlendirilmektedir. Halpin’e göre kortikosteroid kullanım ifadesinin tersine, kortikosteroid kullanımının virüs replikasyonunu arttırabileceği ve virüsün dokuda kalım miktarını arttırabileceği ifade edilmiştir [4]. Bu iki kaynakta birbirine zıt sonuçların ortaya çıkması, henüz yeterli sayıda vaka değerlendirilmesi ve sunumu yapılmadığını, epigenetik faktörleri de dikkate alacak şekilde çalışmaların sayısının artması gerektiği düşünülmektedir.

Global Initiative for Asthma (GINA) tarafından yayınlanan kılavuza göre oral ya da inhalasyon yoluyla kortikosteroid kullanan astım hastalarının ilacı kesmemeleri ve kullanmaya devam etmeleri önerilmektedir. Bununla beraber eğer kortikosteroid kullanımını azaltacak nitelikte diğer biyolojik terapilerin uygulanma imkanı varsa onların da uygulamaya konmasını tavsiye etmektedir. CDC tarafından, ciddi astım krizleri yaşayan insanların COVID-19 için daha riskli bulundukları ifade edilmektedir. CDC de, GINA gibi astım tedavisine devam edilmesini ve astımı tetikleyecek tüm koşullardan uzak kalınmasını şiddetle önermektedir. Alerjisi ve/veya alerjik olmayan rinit ve ona eşlik eden astımda, burun içi uygulanan, özellikle kortikosteroid içeren tedavi ajanlarının kullanımı ile ilgili bilgi çok kısıtlıdır. Türkiye özelinde, ülkedeki ilk COVID-19 vakası açıklandığında astım hastalarını endişeye sevk etmiştir. Birçoğu virüs bulaşmasından kaçınmak için tıbbi destek almaktan vazgeçmiştir [5]. Durumun daha kötüye gitmesi ve ölümlerin engellenmesi için astım hastalarının durumlarını kontrol altında tutmaları ve hastalığın ilaç ya da diğer terapilerle tedavi edilmeleri şiddetle tavsiye edilmektedir.

Ayrıca doğrudan astım ile ilişkilendirilmese bile populasyonlardaki ACE2 protein sentezi ve dokudaki yayılımı Coronavirus’lerin çoğalmaları ile ilişkili bulunmaktadır. ACE2 proteini anjiyotensin-dönüştürücü enzim-2 olarak bilinmektedir ve SARS-CoV ve NL63 insan coronavirus’leri için reseptör / bağlayıcı yapı olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde ortaya çıkan COVID-19 için de bu yapının konak reseptör yapısı olabileceği düşünülmektedir. Daha önceki yapılan çalışmalarda, ACE2 sentezi (ekspresyonu) ile SARS arasında pozitif bir korelasyon olduğu gösterilmiştir. Daha önce yapılan RNA-dizileme temelli analizde de, Asyalı erkeklerin daha yüksek ACE2 sentez yeteneğinde olduğu gösterilmiştir. Şu anda, 2019 yılı insan coronavirus ile ilgili vakaları ile alakalı çalışma sayısı düşüktür. Münih’ten raporlandığı şekilde, Almanya’daki vakalarda, orta seviyede klinik semptomlar görülmüş, ciddi hastalık tablosu oluşmamıştır. Bununla beraber, ACE2 protein sentezinin genetik temeli ve fonksiyonu geniş populasyonlarda hala bilinmemektedir. Doğu Asya ve diğer populasyonlarda bunun ortaya konması için daha geniş çapta incelemelere ihtiyaç duyulmaktadır. AF – Allel frekansı çalışmalarının ACE2 için tanımlanması gereklidir, bu bağlamda iki büyük genetik veritabanından (ChinaMAP ve 1KGP) 1700 kayıtlı örnekler incelenmiştir. Tüm varyantlardan 32 tanesinde ACE2 aminoasit dizisine etkide bulunacak potansiyel gösterilmiştir. Bu verilerin ışığında, toplumlarda coronavirus’ün S-protein bağlanma direncinde doğal dirençte eksiklik olduğu düşünülmektedir. Buna ek olarak ayrıca, homozigot mutasyon oranının Çin’de erkeklerde kadınlardakinden daha yüksek olduğu da belirlenmiştir. Daha önce yapılan raporlama çalışmalarında, ACE2 ekspresyon analizinde Asyalı ve Beyaz Irk’tan alınan akciğer dokularından elde edilen veriler tartışmalıdır. Daha önce bahsi geçen tek hücre RNA-dizileme çalışmasında Asyalı örneklerinin Amerikan – Afrikalı (Afroamerican) örneklerden daha yüksek seviyede ACE2 ekspresse ettiği gösterilmiştir. Buna karşın, RNA-dizileme ve mikrodizi analizlerinden elde edilen sonuca göre akciğer kontrol grubu dokularındaki ACE2 ekspresyonu ile ilgili anlamlı bir fark bulunmamaktadır. ACE2 eksprese eden hücreler akciğer dokusu içinde küçük bir hücre grubudur ve ACE2 sentezleyen hücrelerin bu durumu doğrudan sonuçları etkilemekte ve tutarsızlaştırmaktadır. Burada yapılan çalışmada, ACE2 için AF – allel frekansı ve eQTL (Sentezlenen Niceliksel / Sayısal Özellik Lokusları) analizinde farklı populasyonlarda farklı genetik çeşitlilik gösteren bir yapı bulunduğu anlaşılmıştır. Eğer daha detaylı RNA-dizileme çalışmaları yapılırsa bu konuya daha derinlemesine ışık tutacaktır [6]. Özet olarak, ACE2’nin sentezindeki genetik farklılıkların populasyon genelindeki coronavirus direnci veya duyarlılığı ile doğrudan bir bağı olmadığını ifade etmektedir.

Tüm bu incelenen bilimsel metnin ışığı altında, Aralık 2019 yılından beri hayatımızda olan SARS-CoV-2’nin astım hastaları ya da akciğer üzerindeki ACE2 protein miktarı ile ilişkileri de dahil olmak üzere populasyonun tamamını kapsayacak sayıda vaka incelemesi yapılamadığı düşünülmektedir. Pandemi durumlarında temel amaç tıbbi müdahaleleri yerinde ve zamanında yaparak maksimum sayıda can kurtarmaktır. Bu sebeple vaka çalışmaları sınırlı sayıda yapılmakta ve çoğunlukla uygulanan tedavi edici ajana karşı plasebo ve / veya kontrol grupları oluşturulamamaktadır. Ancak yine de çalışılmış vaka sayısı ve istatistiksel anlamlılığı temel alındığında; astım hastaları için mutlaka hastalığın kontrol altında tutulması ve alerjik olanların tetikleyicilerden uzak kalması ile COVID-19 pnönomisi yönünden ekstra bir risk teşkil etmediği sonucuna varılabilmektedir. ACE2 proteini ile ilgili olarak ise aynı sonuca varılması yapılan bu incelemeler ile mümkün gözükmemektedir.

KAYNAKÇA

  1. Li X, Xu S, Yu M, Wang K, Tao Y, Zhou Y, Shi J, Zhou M, Wu B, Yang Z, Zhang C, Yue J, Zhang Z, Renz H, Liu X, Xie J, Xie M, Zhao J, Risk factors for severity and mortality in adult COVID-19 inpatients in Wuhan, Journal of Allergy and Clinical Immunology (2020), doi: https://doi.org/10.1016/j.jaci.2020.04.006.
  2. Shaker MS, Oppenheimer J, Grayson M, et al. COVID-19: Pandemic Contingency Planning for the Allergy and Immunology Clinic [published online ahead of print, 2020 Mar 26]. J Allergy Clin Immunol Pract. 2020;S2213-2198(20)30253-1. doi:10.1016/j.jaip.2020.03.012
  3. Halpin DMG, Faner R, Sibila O, Badia JR, Agusti A. Do chronic respiratory diseases or their treatment affect the risk of SARS-CoV-2 infection? [published online ahead of print, 2020 Apr 3]. Lancet Respir Med. 2020;S2213-2600(20)30167-3. doi:10.1016/S2213-2600(20)30167-3
  4. Case study : a patient with asthma, Covid-19 pneumonia and cytokine release syndrome treated with corticosteroids and tocilizumab, Schleicher, Gunter K. and Lowman, Warren and Richards, Guy A.,Wits Journal of Clinical Medicine, 2, 47-52 (2020), http://dx.doi.org/10.18772/26180197.2020.v2nSIa9
  5. Celebioglu E., Asthma and COVID-19, Asthma Allergy Immunology, 2020, Ankara
  6. Cao, Y., Li, L., Feng, Z. et al. Comparative genetic analysis of the novel coronavirus (2019-nCoV/SARS-CoV-2) receptor ACE2 in different populations. Cell Discov 6, 11 (2020). https://doi.org/10.1038/s41421-020-0147-1

AĞLAMIŞ DEDE TÜRBESİ VE MEZARLIĞI

Önce metni okuyabilir veya videoyu seyredebilirsiniz, ancak şunu belirtmeliyim ki; metin videodan sonra hazırlandı. Ayrıca en altta küçük bir sözlük var..

Günümüzde Yavuz Sultan Selim (!) Köprüsü’ne yakın konumlu olarak belirtilebilecek; Kilyos Yolu ile Uskumruköy yakınlarında yer alan, hemen Kilyos Mezarlığı’nın komşusu olan bir mezarlık içinde yer alır Ağlamış Dede Türbesi.. İlk intibada zaten bir Alevi / Bektaşi büyüğü olduğu fikri uyanır insanın zihninde. Lakin günümüzde daha yaygın olan sünni ekolünün etkisi ile sünnileşmiş izlenimi vermişti bana.. Tabi bu benim izlenimlerime dayanan fikrim..

Kilyos yolundan geçerken dikkatimi çekerdi uzun süredir, ama sanırım daha birkaç sene öncesinde daha sıklıkla zihnimde yer tutmaya başladı ve neticede birkaç kez de ziyarette bulundum. Bir tanesi bölgedeki yaklaşık tüm mezarlıkları ziyaret edecek kadar uzundu. Ağlamış Dede mezarlığı, Kilyos Mezarlığı ile komşu, Kilyos Mezarlığı yan yolundan yukarı çıkıldığında Yehova Şahitleri Mezarlığı yer alıyor, oraya yakın konumlu bir Romen Mezarlığı ve Kilyos Mezarlığı içinde farklı din ve etnik gruplara ait mezar yerleri bulunmaktadır. Sanki bir kültür birlikteliği gibi..

Her neyse, Ağlamış Dede Türbesi ve zatın kendisini elbette merak etmekteydim, biraz araştırma yaptım: İnternette neredeyse hiç bir şey yoktu. Birkaç kitap edindim, “İstanbul Evliyaları” bunlardan birisiydi, ama orada da tek satır bilgi yoktu. Araştırmalarımı biraz daha derinleştirerek en sonunda “İstanbul Kültür ve Sanat Ansiklopedisi”ne zayıf da olsa bir atıf buldum. Aslında bu ansiklopedideki bilgi yanlış şekilde nakledilmiştir. En sonunda “kültür-sanat” ve İstanbul kavramları oldukça ilgimi çektiği için, adı geçen maddeyi bulamasam bile bu eser grubunu temin etmek istedim ve Nadir Kitap‘ta buldum. Eser elime geçince de hevesle ilgili yere baktım ve sürpriz madde aşağıda yer aldığı şekliyle yazmaktaydı. Ayrıca iki de fotoğraf vardı eskilerden kalma..

Zat ile ilgili olarak bir Alevi Dedesi’ne de danışmışlığım vardır, ancak onun da ne yazık ki bilgisi yoktu. Belki eski Alevi / Bektaşi eserlere bakmak lazım gelir ki, onları da bulmak oldukça zor olsa gerek.. Video çekmeme yardımcı olan sevgili asistanım da, konu ile ilgili konuştuğumuzda sonsuza kadar bilinmezlikte kalacağını düşündüğünü söylemişti ama neyse ki bir miktar bilgi var artık elimde..

Aşağıda türbenin kitaplığı üzerinde bulunan karton malzemede (videoda da mevcut) yazanların ilk kısmını aktarıyorum:

Ya Hazret-i Ağlamalı Ahmed Baba

Ağlamalı Ahmed Baba Erenler Kaddese Sırrahu el’mennan
Efendimiz hazretlerinin türbesine Dersaadet’ten Haydar Ozan
Baba ve muhibbanının vakfeylediği sanduka puşidesi ve
Tac-ı Şeriftir. Hazret’in safa nazarları cümle hâl ehlinin
üzerine sayeban ola.

Her ne kadar Ağlamış Baba ya da Dede ile ilgili belli bilgilere ulaşmış olsam da, zatın kim olduğuna, nasıl bir öğretisi olduğuna vb. bilgilere ne yazık ki vakıf olamadım..

Olayın bir diğer yönü de ilginçtir ki yine merakımı cezbetti. Yeniçeri katliamının kayda değer bir kısmının türbe / tekke çevresinde gerçekleştiği konusunu incelerken; bir gönüllü itfaiyeci ve doğa sever biri olarak Belgrad Ormanları’nın yakılması hadisesi ile karşılaştım. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ve Vaka-yı Hayriye konularındaki kaynaklarda durum yüzeysel olarak geçilmiş; ancak 1961 basımı olan İstanbul Ansiklopedisi’nde birkaç rivayet sahibinden aktarıldığı şekilde konu aynen şu şekilde geçiyor:

Bir müsâdemede yakalanan yeniçeri, ayakdaşlarına göz dağı olmak için muhâkeme edilmeden boğuldu, cesedi yol kenarında bir ağaca asıldı, dağılmalarına müessir olmadı. Bu hallere çok kızan ve uğraşmadan bezen pâdişâh yeniçerilerin sığındıkları bütün ormanların yakılmasına karar verdi.

Başda Belgrad Ormanları, muhtelif istikametlerden tutuşturuldu. Civardaki tepeleri askerler sardı ve ateşden kaçmağa teşebbüs edenleri vurdular. Bu sırada alevlerin, merhametsiz ve azablı bir ölümün kuvvei icrâiyesi olduğunu düşünmemiş olsak bu yangın manzarası kimbilir ne kadar azametli idi diyebiliriz.

“Yer yüzünde asırlardan beri heybetle duran, etrafındaki ihtiyar tepelere meydan okuyan, esrarengiz derinliklerinden yıldızlan esirgeyen, kuytu yerlerine güneş ışığını sokmayan. balta girmemiş köşelerinde binlerce mahlûk saklanan muazzam orman derhal ateş çenberi ile kuşatıldı Dev cüsseli ağaçlar, korkunç alevler arasında çatırdayarak sarsıldılar ve birbirleri üstüne yığıldılar, yapraksız ve kavruk kaldılar. Karadenizden esen rüzgâr bu sırada rakibine yardım etti, Boğazın medhalindeki kayaları döven dalgalar zerrin bir renge bürünürken ve Bağçeköy Sukemeri bir müddet için beyazlığını kaybedip altından oyma bir şekil alırken, o kavruk ağaç gövdeleri dehşetli gürültülerle yere devrildiler.

İstanbul Ansiklopedisi’nden Istranca Dağları ve Belgrad Ormanları Haritası – Orijinalden aktarım
(Uskumru K. ve Demirci K. arasındaki bölgenin kuzeyi Ağlamış Dede Türbesi’nin Konumu)

Şeklinde devam etmekte olan acı dolu metnin tümüne, İstanbul Ansiklopedisi’nden ulaşabilirsiniz. Bu kaynakta takip eden madde “Belgrad Orman Parkı”dır ki, burada -Orman yangını mili felakettir- vb. ifadeler yer almakta.. Trajikomik bir olay..

Ne yazık ki, II. Mahmut’un olaylarla baş edemeyişinden dolayı içindeki öfke ve nefretin büyüdüğünü ve kaynaklarda da bahsedildiği üzere uğraşmamak için orman ve insan katliamına karar verdiği gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.

Bir tarihçi değilim, olayları uzmanları gibi yorumlamam da mümkün olmayabilir ama şunu biliyorum ki, ağaçları ve insanları yakarak katletmek hiç bir sebeple açıklanamayacak kadar kötü, felaket bir olaydır. Dilerim bu katliama karar verenler ve uygulayanlar cezalarını bir şekilde bulmuşlardır.

Konu dağıldı ama buna da değinmeden geçemedim.. Şimdi aşağıda İstanbul Kültür ve Sanat Ansiklopedisi’ndeki metni aynen yazıyorum. Yazım dili tabi biraz eski ama metni okumama rağmen belki yaptığım yazım yanlışları da vardır. Kusura bakmayın..

AĞLAMIŞ BABA (=AĞLAMALI AHMED BABA) TEKKESİ

Kilyos ile Uskumruköy sapağı arasında Kilyos asfaltı yakınındadır. Elimizdeki tekke listelerinde rastlayamadığımız bu tekkenin varlığını, İstanbul Ansiklopedisi’nde neşredilen bir haritadan öğreniyoruz. Behçet isminde bir zat tarafından vaktiyle hazırlanmış bulunan bu Belgrad Ormanı Haritası’nda, bugün Ağlamış Baba Türbesi’nin durduğu mevkie (Ağlamış Baba-Tekke) ibâresi kaydedilmiştir.

Meskûn yerlerden oldukça uzak, eski devirde ulaşılması epey zahmetli ve ağaçlıklı bir saha içerisinde bulunan Ağlamış Baba Türbesi’nde bir Bektâşi Tekkesi’nin faaliyet gösterdiği böylece anlaşılmaktadır.

Türbe’nin Kilyos’a uzaklığı takriben 1,3 km. Uskumru Köyü sapağına mesâfesi ise gene takrîbî olarak 1,7 km. dir. Sapaktan Kilyos istikametine asfaltı takiben giderken solda, yoldan biraz içerideki türbe kolayca farkedilir. Çevreseinde birkaç eski yazılı ve birçok da yeni mezar vardır. Önünde çıkrıklı bir su kuyusu da mevcuttur.

Bekçisi veya türbedârının olmadığı ifade edilen türbe, oldukça temiz ve bakımlıdır. Civar köylerden ve hatta uzaklardan gelenler bu kuyudan çıkrıkla su çekip abdest aldıktan sonra türbede dua ederek gitmektedirler.

Dört köşe plânlı türbe binasının yeni yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Çatı, içten ve dıştan çift meyilli ve yarı-yarıya kiremit örtülüdür. Dört tarafından birer pencere açılmış olup, kapısı demirdendir. Kapının bulunduğu cephede, kapı ile pencere arasında duvara konulmuş kitâbede beş satırlık tâlik hatla şunlar yazılıdır.

Hem muhibb-i ehl-i beytim bende-i Âl-i abâ
Şâh-ı kevneyn delîlimdir hem Aliyyü’l-Murtazâ
Muharrem de rûh teslîm eyledi Şah Hüseyn
aşkına
Bunlardan ayırma yâ-Râb bi-hakk-ı Fâtımatü’z-
Zehrâ
Fenâdan bekaaya rıhlet eyledi Ağlamalı Ahmed
Baba
1240

2-8/5-1982 târihleri arasındaki ziyâretlerimizde, dışarıdan beyaz, içeriden açık yeşil kireç badanalı türbenin içindeki, dikdörtgen biçimli bir kaide üzerine yerleştirilmiş bulunan sandukanın örtülerinin temiz, çimento zeminin üstüne atılmış hasırların ve bez seccâdelerin bakımlı olduğunu gördük. Sanduka serpuşunun etrâfına uydurma bir sarık sarılmıştır. Pencere içlerinde basma Kur’an-ı Kerîmler, duvarlarda kâğıda baskılı âyetler, yerde tesbihler ve kapının yanında da süpürgeler ve takunyalar mevcûttur. Ziyâretçilerden bâzıları sanduka önüne bir miktar para da bırakmaktadırlar. Ayrıca, türbenin içinde temiz havlular asılıdır.

Gerek Ahmed Râsim Bey’in Osmanlı Tarihi’nde (İst. 1328-30, Cild IV, s. 1830-33) ve gerek İstanbul Ansiklopedisi’ndeki (Cild V, s. 2478-83) Belgrad Ormanı ile ilgili muhtelif maddelerde H. 1241 Zilhiccesindeki vukû bulan büyük Yeniçeri ve Bektaşi kıyımı etraflıca anlatılmaktadır. R.E. Koçu’nun (a.g.ans.s. 2479) Miss Julia Pardoe ve kimyâger Nûreddin Bey’den (vef. İzmit 1959) naklen belirttiği, kaçan Yeniçerilerin tenkili için Belgrad Ormanı’nun muhtelif istikametlerinden tutuşturuluşu hadisesi, konumuz bakımından hayli ilgili çekicidir.

Ağlamalı veya Ağlamış Ahmed Baba H. 1240 Muharreminde, bu amansız tenkilden yirmiiki ay kadar evvel vefat etmiştir. Sözü edilen büyük yangında bu Bektâşi Dergâhı’nın veya misallerinin sıkça rastlanan, türbeye vaz’edilen meşihat ile iligli bâzı binâların yanmış olabileceği akla yakın gelmektedir.

(Bibl. Kerim Yunt, Belgrad Ormanları Maddesi, İstanbul Ansiklopedisi, C.V. İstanbul 1961), s.2478-2482, Ahmed Rasim, Resimli ve Haritalı, Osmanlı Tarihi, C.IV, (İstanbul 1329).

Tıpkı yazım: İstanbul Kültür ve Sanat Ansiklopedisi, Birinci Cilt, Hazırlayan: Recep Ekicigil, Tercüman Gazetesi, Kültür Yayını, 1982, İstanbul

Kaynakça

https://www.dunyabizim.com/gezi-mekan/istanbul-un-manevi-koruyuculari-h5761.html
(ET: 19.04.2020)

http://www.bektasi.net/istanbuldaki-bektasi-tekkeleri-2.html
(ET: 18.04.2020)

http://www.isam.org.tr/documents/_dosyalar/_pdfler/osmanli_arastirmalari_dergisi/osmanli_sy45/2015_45_04_gyilmaz.pdf
(ET: 18.04.2020)

İstanbul Ansiklopedisi, 5. Cilt, 2479-2482, Kerim Yunt; Reşat Ekrem Koçu, 1961, İstanbul

Mini Sözlük

Neşretmek: Yayınlamak
Türbedar: Türbe bekçisi, bakıcısı
Tâlik Hat: İslam hat sanatında, özellikle Farsça’nın gereksinimlerini karşılamak için tasarlanmış bir hat türü.
Muhib: Sûfî olmadıkları halde sûfîliğe ve tarikat ehline yakınlık duyanlar için kullanılan bir terim.
Kevneyn: İki âlem. Dünya ve Ahiret.
Muharrem: Hicri takvime göre 1. ay, haram kelimesiyle kökendaştır.
Serpuş: Başlık
Vukû bulan: Gerçekleşen
Tenkil: Herkese örnek olacak bir ceza vermek, gözdağı verecek bir ceza vermek.
Vaz etmek: Koymak, yerleştirmek.
Bekaa: Ölümsüzlük, ölmezlik durumu.
Rıhlet: Geçmek. Göç etmek, göçmek. Ölmek
Puşide: Örtü
Sayeban: Gölgelik
Dersaadet: İstanbul
Medhal: Girilecek yer, dahil olunan yer.